top of page

Kırık Zamanlar

Updated: Oct 14, 2021


ree
maviADA * 2021 / Mektuplarımın Evi

Öksüzlük tutuyor, yetimlik vuruluyor yüzüme yüzüme...hiç olmadığım kadar mahzunlaşıyorum bu gecelerde. Güllerim goncalanmaya görsün buzdan fırınlar kuruluyor, güneş geçiyor ve yağmurlar toplanıyor başımıza. Hepimiz haklıyız, ülke, dünya haklı...Haklı oluşumuz da getirmiyor giden zamanı, değiştirmiyor hiç bir şeyi, bilmek de gerisinin çorap söküğü gibi geleceğini... Kırk yamadan geçtim, elim ulaşmıyor tek bir yama bile atamıyorum gökyüzünde oluşan sayısız gediğe.


Bir büyücü peydah oluyor, nefesi kuvvetli. Üfürüyor, yüklüyor nefesini rüzgarın bir alçalıp bir yükselen kanatlarına... Göğsümde, göbek deliğimde kutup ayazından olma sarkıtlar ve dikitler şimdi. Eski bir şarkının eski bir girizgâhında elimden kayıyor düşlerim, dünden sonra yarından önce bir vakit...anladınız sanırım, az önce çatırdayarak kırılandı alttan üçüncü kaburga kemiğim.



Yarın için bir susku işliyorum, umut olsun diyorum, yağmuruyla bereket, güneşiyle görkemli bir gün. Farkındayım bunca umarsızlığa gömülen zaman ve kırgınlığı, gereğinden fazla törpülüyor ki bizi, adını bilmediğim herhangi bir yol kenarı çiçeğinin solan kadifesinden anlıyorum. Yolsuz yordamsız kalışımdan olsa gerek bir dilek söylesem diyorum, ki bir dilek tutuşluk da olsa sebep arıyorum.



Oysa dünya gibi masalım da yalan oluyor...Kaçışan iyi kalpli cüceler, güzel periler, sonra güçlü şövalyeler ve hemen önünde kuyruğu beyaz ponponlu tavşanlar. Çocuk muyum neyim, bir tek ağlamak geliyor elimden ama durduruyorum, mevsim o değil. Bacalarda leylekler varken ve henüz yavrularını uçurmamışken inanasım gelmiyor masalların bitmiş olabileceğine.


Sahi duyanınız var mı, leylekler nasıl öpüşüyordu?




 
 
 

Comments


bottom of page