Geceydi
- Zeliha Aydogmus
- Apr 28, 2021
- 2 min read
Updated: Jun 15, 2021

Geceydi! Yıldız kaymıyor, köpekler ulumuyordu...
Önce dolunay olmaya niyetlenen, üst yanı kertilmiş ay ve ışığı girdi odaya...Vakit akşamın az ilerisi. Kapıyı ardına kadar açan gecenin, siyah olduğu kadar nasıl oluyorsa sessiz peşrevi. Sen vardın yine, sahi sen ne zaman yoktun ki! Sevincinle de üzüncünle de yaşamdın sen, hakkını vererek yaşamaktın...Dişimle, tırnağımla, kanım ve canımla su gibi akmaktın sen ömür denilen nehrin yerevinde.
Geceydi! Yıldız kaymıyor, köpekler ulumuyordu...
Tam orta yerini geçmiştim, gecenin başlangıcını bir de balkondaki eğreti panjurları döven rüzgar vadesini doldurmuş olacak ki uğultusu bir duvar dibi sessizliğe sokuldu. Beni yeterince ürküttüğünü düşünmüş olmalı ki uzun uzun sustu. Sonra bir hal oldu gökyüzüne, bir kızıllık...Kahvemin kokusu, suyun serinliği ve baykuşlar konuşmaya durdu. Tam bulutlar söze karışacak oldu, martı beyazı her şeyi susturdu.
Geceydi! Yıldız kaymıyor, köpekler ulumuyordu...
On altısında olmuştu o gün. Sevdiği kız ve arkadaşlarıyla kutlamışlardı yaş dönümünü. Sessiz ve sözsüz cehennemin kralıyla kraliçesi ise anne ve babası... Sağır ve dilsizler okulunda tanışmış, çok geçmeden evlenmişlerdi. Bin bir güçlükle ve zorlu tedaviler sonucu sahip oldukları oğullarını, aynı güçlükle büyütmüşlerdi. Ama görünen o ki büyük bir boşluk bırakmışlardı oğullarının dünyasında, ruhunu trajik bir şekilde Azrail'e teslim etmesine sebep olacak derecede büyük bir boşluk.
Geceydi! Yıldız kaymıyor, köpekler ulumuyordu...
Sessizlikten ve sözsüzlükten oluşan bir cehennemden bir başka cehenneme geçişine araladığı kapı aksine çok sesliydi. Bir insan, daha ilk gençliğindeki bir delikanlı buna nasıl cesaret edebilmişti bilinmez ama o etmişti işte...Sevdiği kızın gözlerine kan çanağından bir krater gölü oldurmak pahasına hem de...
Geceydi! Yıldız kaymıyor, köpekler ulumuyordu...
Damarlarındaki kanda, tüm hücrelerinde, hatta beynini dip bucak dolaşan her kıvrımda, korkuyla cesaretin köşe kapmaca oynadığı kısacık bir andı yaşadığı, hepsi bu...Hızlı trenin freniyle raylarda oluşan çıngı, farların koştura koştura üzerine gelen kuvvetli ışığı, gözünü alışı ve geceyi haykırışlarıyla çığlık çığlığa yaran düdüğüydü, bakılsa görülecek son kare. Sırılsıklamdı...Her yerinden, saç diplerinden bile kan fışkırmış ve her yerini ıslatmıştı...
Şafak attığına, son bir yıldız kaydığına ve köpekler uluduğuna göre bu bir kabus olmalıydı! Öyle miydi, kuşların sesi güneşi mi çağırıyordu?
Ya trenin geceyi, sessizliğini, haykırışlarıyla çığlık çığlığa yırtan düdüğü!
Comments